cash.
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Vektub lenâ fî hâżihi-ddunyâ haseneten vefî-l-âḣirati innâ hudnâ ileykec kâle ażâbî usîbu bihi men eşâ/us verahmetî vesi’at kulle şey-/inc feseektubuhâ lilleżîne yettekûne veyu/tûne-zzekâte velleżîne hum bi-âyâtinâ yu/minûneŞu dünyada da iyilikler ver bize, ahirette de ve şüphesiz ki sana yöneldik biz. Tanrı, dilediğimi azabıma uğratırım dedi, fakat rahmetim, her şeyi kaplamıştır da çekinenleri, zekat verenleri ve ayetlerime inananları rahmetime mazhar ederim. “Rabbim Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik” diye dua etti. Allah da buyurup Dedi ki "Azabımı dilediğime müstahak olana isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; onu iyilik ve güzellikleri Rabbinden korkup kötülükten vazgeçenlere müttakilere, zekâtı verenlere ve Bizim ayetlerimize gönülden iman edenlere ve İslam’ın gereğini yerine getirenlere yazacağım ki bu onların hakkıdır."Bizim için bu dünyada da, ahirette de iyi olanı yaz. Bak işte, pişmanlık içinde sana yöneldik.” Allah şöyle karşılık verdi “Azabıma dilediğim kimseyi uğratabilirim. Ama rahmetim herşeyi kuşatmıştır. Bunun içindir ki o rahmetimi, yolunu Allah ve kitap ile bulanlarla, arınmak için verilmesi gereken zekatı veren ve ayetlerimize inanan kimselere ayıracağım.”“Bize bu dünyada bir bayrak altında yaşamayı, sağlıklı olmayı, zenginliği, sâlih ameller işlemeyi, iyilikler yapmayı, âhirette, ebedî yurtta da mükâfatlandırılmayı divan defterine yaz. Biz isyandan vazgeçtik, tevbe ederek sana yöneldik." dedi. Allah “Azâbım var, sünnetim, düzenimin yasaları ve irademin tecellisi içinde onu dilediğime isabet ettiririm. Rahmetim de var, her şeyi kucaklamıştır. Rahmetimi bana sığınanlar, emirlerime yapışanlar, günahlardan arınıp, azaptan, sağlıklarının bozulmasından, hastalıklardan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananlar, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olanlar, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verenler, özellikle âyetlerimize iman edenler için vâcip kılıp yazacağım.” Kur’an-ı Kerim, 6/54; 40/ için bu dünyada da ahirette de iyilik yaz. Biz sana yöneldik." Allah dedi ki "Azabıma dilediğimi uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Onu sakınan, zekatı veren ve ayetlerimize iman edenlere bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki 'Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım.'Bize, hem bu dünyada bir iyilik, hem de âhirette bir iyilik ver. Gerçekten biz tevbe edip sana döndük. Allah şöyle buyurmuştur “- Ben azabımı kullarımdan dilediğime isabet ettiririm. Rahmetim dünyada her şeyi kuşatmıştır mümine de kâfire de şamildir. Fakat âhirette onu, küfürden sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize iman etmiş olanlara has kılacağım.”“Bu dünyada da bize güzellik buyur, ahirette de. Biz sana döndük.” dedi. Allah da “Azabımı istediğime indiririm. Rahmetim de her şeyi kuşatmıştır. O rahmetimi, ayetlerimize inananlar, zekâtı verenler ve özlerini koruyanlara nasip edeceğim.“Bize, bu dünyada da âhirette de iyilik yaz. Şüphesiz biz sana yöneldik.” Allah buyurdu ki “Kimi dilersem, onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Ayrıca rahmetimi, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.”[141][141] Velî kavramı hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, VII, için hem bu dünyada, hem de öbür dünyada iyilik yazasın, bizler sana yöneldik», Allah buyurdu ki Dilediğim kimseyi azabıma uğratırım, benim rahmetim her şeyi kaplamıştır, ben onu sakınçlara, zekâtını verenlere, bizim âyetlerimize inanan kimselere ayıracağım»“Bize bu dünyada da ahirette de iyilik nasip et! Şüphesiz ki biz tevbe edip sana yöneldik.” Allah buyurdu ki “Ben, eylemlerine göre dilediğim kimseyi azabıma uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Onu Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inananlara nasip edeceğim.”"Bize bu dünyâda ve âhiretde iyilik ihsân it. Biz sana müntehî olan tarîk-i müstakîmindeyiz" Allâh buyurdu ki "Benin ’azâbım kime ister isem âna râci’ olur. Benim rahmetim her şeyi ihâta ider. Ânı korkanlara, zekât virenlere ve âyâtımıza inananlara hasr idiyorum."156,157. "Bu dünyada ve ahirette bizim için güzel olanı yaz; biz Sana yöneldik" dedi. Allah "Azabıma dilediğim kimseyi uğratırım, rahmetim herşeyi kaplamıştır; bunu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, zekat verenlere, ayetlerimize inanıp, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları, okuyup yazması olmayan peygambere uyanlara yazacağız. O peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenalıktan meneder, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılar, onların ağır yüklerini indirir, zor tekliflerini hafifletir. Bu peygambere inanan, hürmet eden, yardım eden, onunla gönderilen nura uyanlar yok mu? İşte onlar saadete erenlerdir" dedi.*“Bizim için bu dünyada da bir iyilik yaz, ahirette de. Çünkü biz sana varan doğru yola yöneldik.” Allah, şöyle dedi “Azabım var ya, dilediğim kimseyi ona uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.”Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük.» Allah buyurdu ki Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım."Bu dünyada da bizim için iyilik yaz, ahirette de... Biz sana yöneldik." Dedi ki "Azabım dilediğim kimseye dokunacaktır. Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır; onu özellikle erdemli bir hayat sürenlere, zekatı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım."Zekat'ın önemi vurgulanıyor. Zekatın miktarı 2219; 1726, 29 ayetlerinde, ne zaman verileceği 6141, kimlere verileceği 2215, nasıl verileceği 2274... Devamı.."Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük." Buyurdu ki, azabım var, onu dilediğime isabet ettiririm, rahmetim de vardır , o ise her şeyi kaplamış ve kuşatmıştır. Onu da özellikle korunanlara, zekatını verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus bize hem bu Dünyada bir hasene yaz hem Âhırette, biz sana cidden tevbe ile rücua geldik. Buyurdu ki azâbım, onunla dilediğimi musâb kılarım, rahmetim ise her şey'e vâsi'dir, ileride onu bilhâssa onlar için yazacağım ki korunurlar ve zekât verirler, hem onlar ki âyetlerimize iyman ederlerBize, bu dünyada da ahirette de iyilik yaz. Biz Sana yöneldik. Allah “Azabıma dilediğimi¹ uğratırım, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Onu, takva sahibi olanlara², zekâtı verenlere³ ve ayetlerimize inanlara yazacağım.” Azabı gerektirecek “şey”ler yapana azap ederim; bağışlanmayı gerektirecek “şey”ler yapanı bağışlarım. Azabı hak edeni azaplandırır, bağışlanmayı ha... Devamı..Dünyâda da, âhiretde de bize iyilik yaz. Biz hiç şübhesiz tevbe ederek sana döndük». Buyurdu Ben azabıma kimi dilersem onu dûçâr ederim. Benim rahmetim ise her şey'i kuşatmışdır. Onu rahmetimi, küfürden, masıyetden sakınmakda, zekâtı vermekde, bir de âyetlerimize îman etmekde olanlar yok mu? işte onlara has olmak üzere tesbît edeceğim».Ve Mûsâ “Bize bu dünyada da, âhirette de iyilik yaz; şübhesiz ki biz sana yöneldik.” dedi. Allah ise buyurdu ki “Azâbımı, kötülük yapanlardan dilediğime isâbet ettiririm. Rahmetim ise herşeyi kaplamıştır. Fakat âhirette onu günahlardansakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize îmân edenlere yazacağım!”“Rabbimiz Bize bu dünyada ve ahirette güzellikler yaz. Biz, yalnızca sana yöneldik” dedi. Allah dedi ki “Azabım dilediğim kimselere isabet edecektir. Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Rahmetimi korunanlara, mallarından zekâtı verenlere yazacağım. İşte böyleleri ayetlerime inanan kimselerdir.”Bu dünyada da, öbür dünyada da bize iyilikler yaz. Gerçekten biz Senin yolundayız." Allah buyurdu "Ben azabımı kime dilersem ona değdiririm. Benim esirgeyiciliğim her nesneyi kaplayıcıdır. Yarın Ben bu esirgeyiciliğimi o kimseler üzerine yazacağım ki onlar sakınırlar, zekat verirler, hem de o kimseler Bizim belgelerimize dünyada da, âhirette de bizim için iyilik yaz, biz, sana döndük». Allah dedi — Ben dilediğim kimseyi azabıma düçar ederim. Benim merhametim herşeyi kuşatmıştır. Ben rahmetimi sakınıp zekât verenler, âyetlerimize inananlar için yazacağım.“Bizim için bu dünyada da ahirette de iyilik yaz/nasip et. Biz Sana yöneldik” dedi. Allah buyurdu “Azabıma dilediğim kimseyi uğratırım, rahmetim her şeyi kapsamıştır. Onu, sorumluluk bilincinde olanlara, yardımlaşarak arınanlara [zekât] ve ayetlerimize inananlara yazacağım/ nasip edeceğim.”“Bu dünyada ve ahirette bizim için iyilik yaz ve şüphesiz biz sana doğru hidayete erdik” dedi. Allah dedi ki “Azabımı dilediğim kimseye uğratırım ve de rahmetim her şeyi kaplamıştır. Rahmetimi takva sahiplerine, zekât verenlere ve ayetlerimize iman edenlere yazacağız.”“Bize hem bu dünyada, hem de âhirette iyilikler ve güzellikler nasip eyle; çünkü biz, affını ümit ederek yalnızca Sana yöneldik!”Buna karşılık Allah, şöyle buyurdu “Azâbımla, kullar arasından dilediklerimi cezalandırırım; rahmetime gelince, o her şeyi tamamen kuşatmıştır. Onu, dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüğün her çeşidinden korunanlara, zekâtını verenlere ve ayetlerime yürekten inananlara nasip edeceğim.“Bize bu Dünya’da da, Âhiret’te de iyilik / güzellik yaz! Biz, sana yöneldik”. Dedi ki -“Dileyeceğim kimselere azabımı isabet ettiririm. Benim rahmetim her şeyi kapsamıştır. Onu yazacağım, âyetlerimize iman edenlere, sakınıp korunanlara, Zekât’ı verenlere!"Ya Rab! bize hem bu dünyada hem öbür dünyada iyilik yazıver. Kapına geldik ya Rab!. " Allah " Sevgili Musa! Evet ben, istediğimi tutup yere çalarım ama, benim her şeyi sarıp sarmalayan bir sevgim var. Çünkü kendisini sağlama alanları, zekatı verenleri, sözlerimize yürekten inananları sevip kucaklamak, benim görevimdir. " “Bize bu dünyada da iyilik yaz ahirette de! Şüphesiz biz sana döndük.” Allah buyurdu ki “Kimi dilersem onu azaba uğratırım! Rahmetim her şeyi kuşatır. Mükâfatımı ayetlerime inanarak kendilerini arındıranlara yazacağım! Unutmayın ki ayetlerim sizi her türlü pislikten arındırır. Sizi tertemiz yapar. İçinizdeki kötü düşünceleri hayatınızdaki kötülükleri size gösterir. Kötü düşüncelerden kötü davranışlardan arındıkça temizlenir güzel bir insan olursunuz.”Bizim için bu dünyada da iyilik yaz, ahirette de! [*] Şüphesiz ki biz sana yöneldik.” Allah da şöyle demişti “Dilediğime layık olana azap ederim. Merhametim ise her şeyi kapsamıştır [*] ve onu [takvâ]lı duyarlı olanlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inananlara ayet Bakara 2201. ayetle birlikte okunmalıdır.,Bu cümle Enâm 612, 54 ve 147 ile okunmalıdır.Ve devamla “Ve bize hem bu dünyada, hem de ahirette iyilik yapmayı nasip et. Biz gerçekten Sana yöneldik.” dedi. Bunun üzerine Allah “Ben kimi dilersem, azabımı ona isabet Rahmetime gelince o her şeyi Fakat ileride onu sadece Benden hakkıyla sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara ayrıca nasip edeceğim.” “Azabın isabetinin” geniş zamanla ifâde edilmesi; Rahmetin asıl olup, azabın asıl olmadığını ve azabın, ancak hak edilirse verileceğini göstermekted... Devamı..Bizim için bu dünyada da, ahirette de iyi ve güzel olanı yaz. Bak işte, pişmanlık içinde Sana yöneldik!” [Allah] şöyle karşılık verdi “Azabıma dilediğim kimseyi uğratabilirim, ama rahmetim her şeyi kuşatır, ¹²³ bunun içindir ki onu Bana karşı sorumluluk bilincine sahip olan, arınmak için verilmesi gerekeni veren ve ayetlerimize inanan kimselere pay olarak ayıracağım;123 Karş. 612 ve ilgili 10. not ve keza 6 bu dünyada ve ahirette iyilik yaz; biz pişmanlık içinde sana yöneldik. Allah da buyurdu ki – Hak eden kimseyi cezalandırabilirim, ama rahmetim her şeyi kuşatmıştır, rahmetimi sorumlu davrananlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inanıp güvenen müminlere yazacağım. 2/201, 3/53- 181, 21/94, 43/19Bizim için bu dünyada da tarifsiz güzellikler yaz, âhirette de; işte biz, pişmanlık içinde Sana sığındık!” Allah buyurdu ki “İstediğim kimseyi azabıma hedef kılabilirim, fakat rahmetim her şeyi kuşatmıştır. En sonunda o rahmetimi, kişilerin mensubiyetine değil davranışına bakarak, sorumlu davranan ve arınıp yücelmek için ödenmesi gereken bedeli ödeyen kimselerin,[¹²⁶⁸] -ki onlar âyetlerimize inanan kişilerdir- namı hesabına yazacağım;[1268] İniş zamanı tartışmalı olan Müzzemmil 20’yi görmezden gelirsek, Kur’an’ın iniş sürecinde muhtemelen zekâtın ilk geçtiği yer burasıdır. Zekâ kök... Devamı..Ve bizim için bu dünyada da ve ahirette de bir iyilik yaz. Biz muhakkak ki Sana döndük.» Buyurdu ki Azabımdır. Bununla dilediğimi mus'ab ederim. Rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır. Onu ittikada bulunanlar ve zekâtlarını verenler ve Bizim âyetlerimize imân edenler için elbette yazacağım.»“Bize bu dünyada da, âhirette de iyilik nasib et. Biz Sana yöneldik, Senin yolunu tuttuk. ”Hak Teâlâda şöyle buyurdu “Ben dilediğim kimseyi cezalandırırım. Rahmetim ise her şeyi kaplar. Rahmetimi âhirette Allah'a karşı gelmekten korunan, zekât veren ve özellikle Bizim âyetlerimize iman edenlere nasib edeceğim. ” [40, 7; 6, 54]Bize bu dünyada da iyilik yaz, ahirette de. Biz sana yöneldik. Allah buyurdu ki "Azabıma, dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kaplamıştır. Onu, korunanlara, zekatı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım.""Yâ Rabbî! Bize dünyâda eyilik ve tevfîk ve âhiretde de sevâb ve cennet ihsân buyur. Biz sana tevbe ve rücû' itmişlerdeniz" didi. Allâh Te'âlâ da "Dilediğime 'azâbımı isâbet itdiririm ve rahmetim her şeyi ihtivâ ider rahmetim her şeyi şâmildir O rahmetimi ittikâ iden, zekâtı viren ve âyetlerime îmân iyleyen kimselere yazarım" buyurdı. Rahmetim bu gibilere mukarrerdir[¹][1] Mûsâ 'aleyhisselâm kıssası ber-tafsîl "Tâhâ" sûresinde dünyada bize iyilik yaz[*], Ahirette de... Biz sana yöneldik.” Allah dedi ki “Azap edeceğime, koyduğum düzene göre azap ederim. İkramım ise her şeyi kaplar. İlerisinde onu, çekinerek kendini koruyanlar ve zekât verenler ile âyetlerime inanıp güvenenlere has kılacağım.[*] كتب kelimesi yazmaktır. Allah bir ayetinde şöyle buyuyor. "Yeryüzünde veya kendinizde meydana gelen bir tek olay yoktur ki onu, ayrı bir varlık ol... Devamı..Bize bu dünyada ve ahirette iyilik yaz; biz sana yöneldik. Allah-Dilediğime azabım dokunur. Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Onunla ayetlerimize iman etmiş olarak korkanlar, günahtan kaçanlar ve zekat verenleri yazacağım, dedi.“Bize bu dünyada da, âhirette de güzellik yaz. Biz Senin yolunu tuttuk.” Allah buyurdu ki Ben azabı dilediğime veririm. Rahmetim ise herşeyi kaplamıştır; onu da sakınanlara, zekâtı veren ve âyetlerimize iman edenlere yazacağım."Bize hem bu dünyada güzellik yaz hem de âhirette! Dönüp dolaşıp sana geldik." Buyurdu ki "Azabıma dilediğimi çarptırırım. Rahmetime gelince, o her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. Ben onu; sakınıp korunanlara, zekâtı verenlere, ayetlerimize inananlara yazacağım."[85a] “daħı yaz ya'nį ŝābit eyle bizüm içün uşbu dünyede eyü iş daħı āħiretde . bayıķ biz döndük senüñ yaña.” eyitti “ 'aźābum irürürin anı kime diler-isem. daħı raḥmetüm ķapladı her nesneeyi pes yazam anı anlara kim śaķınurlar daħı virürler zekātı daħı anlar kim anlar nişānlarumuza inanurlar.”Daḫı yaz bize bu dünyāda ḥasenātı, āḫiretde daḫı. Biz saña döndük. TañrıTaālā benüm aẕābumı yitişdürür‐men kime dilesem didi. Daḫı benümraḥmetüm barça nesneyi ḳaplamışdur. Yazacaḳ‐men anı benden ḳorḳanlara,zekāt virenlere daḫı. Daḫı ol kişilere kim bizüm āyetlerümüze bu dünyada da yaxşılıq yaz. Dünyada yaxşı əməllər, axirətdə Cənnət qismət elə. Biz tövbə edib bağışlanmağımızı diləyərək. Sənə tərəf hüzuruna döndük!” Allah buyurdu “İstədiyimi əzabıma düçar edərəm. Mərhəmətim hər şeyi ehtiva etmişdi. Onu Allahdan qorxub pis əməllərdən çəkinənlərə, zəkat verənlədə, ayələrimizə iman gətirənlərə yazacağam!And ordain for us in, this world that which is good, and in the Hereafter that which is good, Lo! We have turned unto Thee. He said I smite with My punishment whom I will, and My mercy embraceth all things, therefore I shall ordain It for those who ward off evil and pay the poor due, and those who believe Our revelations;"And ordain for us that which is good, in this life and in the Hereafter for we have turned unto Thee." He said "With My punishment I visit whom I will; but My mercy extendeth1125 to all things. That mercy I shall ordain for those who do right, and practise regular charity, and those who believe in Our signs;- 11261125 Allah's mercy is in and for all things. All nature subserves a common purpose, which is for the good of all His creatures. Our faculties and our ... Devamı..
Esma-i idrisiyye Şerhi 16. isim “Yâ Hannanü entellezi vesiat külle şey’in rahmeten ve ilmen” zikrinin anlamı ve açıklaması, Zikir günü, fazileti ve esrarı, havaslarıEsma-i idrisiyye Şerhi 16. isim Anlamı ve Havasları“Yâ Hannanü entellezi vesiat külle şey’in rahmeten ve ilmen”İlâhî isimlerden bir ism-i şerif de Hannan» dır çok merhametli olan Ey geniş rahmet ve karşılıksız iyilik severlik sahibi olan Allahım! İlmin eşyayı ihata etmiştir, kaplamıştır. Bütün eşya sınırsız rahmet denizine gark olup ibadet eden kullarına rahmet ve cömertlik hazinelerinden çok çok, türlü türlü ihsanlar, bağışlar bahşeden, çok rahmet ve merhamet Havassı ve EsrarıCenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi Hazretleri buyurur kiBir kimse 40 gün itikâf etse ve bu sırada bu ismin duanın zikrine devam etse o kimseye bir melek Teâlâ onun makamını Arş’ın altında kılmıştır. O meleğin emri altında melek vardır. Muhtelif suretlerde görünürler. Ama ismin tesiratı sabit olduğunda onlar icabet etmez olurlar. Hemen ancak hakemleri olan Melek gelir, o kimsenin karşısında kaim olur. Selâm verir. İtikâfta olan kimse de selâmını alıp muradının hasıl olması için yardım talep etmelidir. O melek dileğini yerine kimsenin hâli fakir olsa ve ümidi her taraftan kesilse, sıkıntılı bir durumda kalsa; hayvanattan ve ondan hasıl olan gıdalardan perhiz ederek kızıl üzüm yemelidir. Bazı defa suda kaynatarak pişirilmiş taam da yiyebilir. Ve ekmekle az az katık etmeli ve kâh az az su içmelidir. Müddet tamam olduğunda mescitten çıksın. Allah’ın izniyle haceti yerine kimse günde 1000 kere bu ismi okumağa devam etse; borçlu ise Hak Teâlâ borcunu ise yapılmışsa Allah’ın izniyle ondan uzak kimsenin işi gücü bağlı olsa ve elinden bir şey gelmese, şaşkın ve halkın gözünde hor, hakir olsa dilese ki; o bağlılıktan kurtulsun ve kat’i bay zengin olsun.. Ve ne gibi bir maksadı varsa hasıl için bu ismi duayı 40 gün okumalıdır. Hayvanı gıdalar yememelidir. Bu azim ismi okuyanlar ulu makam ve mertebelere eriştiler. Bu işi işlemek isteyen kimse yaramaz nesnelerden sakınsın. Haramdan ve şüpheli şeylerden ve hayvani gıdalardan perhiz etsin. Az yemekle kendisini arıtsın. Ceht edip ekmekten başka bir şey zeytin yağı yesin. Gül suyunda ıslanmış çekirdeği çıkmış kızıl üzüm yesin. Halka karışmasın, kadınlarla oturmasın. Daim halvette tebessüm eder bir vaziyette dursun. Dört tarafına bıçakla daire çevirsin ve o dairenin içine girip otursun. Bu azim ismi gecede gündüzde 6000 defa gücü yeterse daha fazla okusun. Ne kadar çok olursa faydası o kadar fazla olur. Bu isimden başka bir şey okumasın. Ta ki; davet tamam olsun ve maksadına ulaşsın. Eğer başka şeylerle mukayyet olursa maksadına ulaşamaz. 40 güne kadar 7 türlü alâmet Erbeîn-i İdrisiyyeHer biri ism-i azam kuvvetinde olan bu isimler, dünya ve ahretle ilgili tüm istekleri en süratli şekilde gerçekleştiren “Erbaîn-i İdrisiyye” – Hazreti İdris Aleyhisselam’a indirilen 40 ism-i şerifEsma-i Erbeîn-i İdrisiyye Nedir?El Kerim Esmasının Anlamı ve FaziletiYa Kebir Esmasının Anlamı ve FaziletiYa Hayy Esmasının Anlamı ve FaziletiYa Kayyum Esmasının Anlamı ve FaziletiYa Vahid Esmasının Anlamı ve FaziletiYa Samed Esmasının Anlamı ve FaziletiYa Bari Esmasının Anlamı ve FaziletiYa Berr Esmasının Anlamı ve Fazileti
Allah kelam-ı ezelisinde “Allah onların günahlarını hasenata tebdil eder” buyuruyor. Bu, günahkar insanlar için aslında büyük bir beşarettir. Fakat bu ayete mâsadak olabilmek için kulun da yapacağı şeyler vardır. Bir; günah insanî ilişkiler alanında cereyân etmişse yani kul hakkı söz konusu ise, mutlaka karşı taraftan helallık almak. İki; işlenen o günahı bir ömür boyu hatırlamak, onun ızdırabını sînesinde dâima canlı ve taze olarak hissetmek. Bu hususu bir başka yerde şöyle ifade etmiştik; “Günah çok kötü bir şeydir; ancak bir yerde iyi sayılabilir. O da kulun bir günaha girdikten sonra bir ömür boyu onun için âh u vâh etmesi halidir. Mesela, harama im’ân-ı nazar ederek dikkatlice bakan, fakat yıllar sonra bile onu hatırladıkça iki büklüm olup Rahmet kapısına yönelen bir kul için o günah pek çok hayırlara gebe olabilir.” Bu iki şey yapılabilirse şayet, Allah o kulu ahirette rezil etmez. Ama günah işlenmiş, unutulmuş ise aynı neticeden bahsetmek oldukça zor olsa gerek. Evet, aslında unutulması gerekli olan şeyler iyilikler ve güzelliklerdir. Zannediyorum günümüzde çok müslümanlar bu iki hususu birbirine karıştırıyor, unutulması gerekli olanları unutmuyor, unutulmaması gerekli olanları da unutuyorlar. Bu meselenin bir diğer buudu ise şudur; insan olan herkesin ve hepimizin Rabbi ile olan irtibatı adına eksiklikleri, işlediği günahları vardır. Arzu ederiz ki Allah affetsin onları. Fakat aynı arzuyu başkalarının günah ve hataları adına da duymak gerekmez mi? Niçin o arzuyu izhar etmiyoruz biz? Allah hepimizin Allah’ı; O Raûf, O Rahîm ve O Kerim. “Rahmetî vesiat külle şey’” buyuruyor, yani rahmeti herşeyi ihâta etmiş. O’nun âdet-i sübhânîsi, çamurun içinde duran kimseleri hemen tutup çıkarması, yıkaması, üzerine gül suları serpiştirmesi ise şayet, bizim onları çamur içinde görmeye hakkımız yok ki. Dilerse affeder onu. Dolayısıyla yukarıda ifade etmeye çalıştığımız “günahları unutmama”yı herkes kendi adına yapmalı. Elli sene evvel de işlemiş olsa, onu yeni işlemiş gibi bütün inciticiliğiyle duymalı. Bu açıdan “Ben biliyorum ki, falan zat falan zamanda şunu yapmıştı, ama bu günahın hacâletini hiç de üzerinde görmüyorum.” demeye hiç kimsenin hakkı yok. Nereden biliyorsun onun içinde boyundurukların dönmediğini, için için ızdırap çekmediğini?! İslamî Denge Ve Mürşid İhtiyacı İslam bir denge dinidir. Maddî ve manevî âlem adına koymuş olduğu ölçüler bunun şahididir. Fakat bunları gösterecek dimağlara özellikle günümüzde çok ihtiyaç var. Bu ufku yakalayamayan bir çok insanın yönlendirilmeye, sürekli nezaret edilmeye ihtiyaçları olduğuna inanıyorum. Aksi halde böylelerinin dine ve topluma zararlı olduğu muhakkak. Şöyle ki, bahsini ettiğimiz özellikteki kişiler, ilim adamları, master, doktora talebeleri sistemin gerektirdiği ölçüler içinde çalışıyor. Başkalarının görüş ve düşüncelerini aktarmayı ilmî çalışma olarak kabulleniyorlar. Bunu yaparken de belki farkında değiller ama kendi gönüllerinin ilhamlarını öldürüyor, kendi ruhlarının dilinden kilidi çözmüyor/ çözemiyorlar. Dolayısıyla bugün bir çeşit, yarın bir başka çeşit konuşuyor, en son okuduğu kitabın havasına giriyorlar. Dimağlarda donukluk, söylenen şeylerde zıtlıklar oluyor böylece. Bazılarında da tam tersi şey geçerli. Onlar da alabildiğine serbest ve hür düşünceli. Sürekli beyin firtınaları ve sancıları içinde. Ama bunlar da dinin getirdiği temelleri tam anlamıyla bilemediklerinden ölçüsüz, bazan da İslam’a zıt şeyler söyleyebiliyorlar. Bu açıdan ilk sınıfta yer alanlara İslam’ın hayatın hiçbir alanında boşluk bırakmayan dengelerini hatırlatacak, gösterecek; diğerlerine de basit seviyede dahi olsa İslam’ın usûlüne ait değerlerini gösterecek, öğretecek denge insanlarına ihtiyaç olduğu kesin. Işığın Göründüğü Ufuk Bazan ışık görünür. Aradan on sene geçer, yirmi sene geçer, ışık hala göründüğü ufukta durur, bir santim ilerleme kaydetmez. Neden? Çünkü insanların azmi, kasdı, kararlılıkları, plânlarının ciddiyeti, uygulanabilir oluşu şart-ı âdî planında müessir şeylerdir. Eğer bunlarda bir eksiklik ve aksama söz konusu ise, ışık göründüğü yerde görüne durur fakat siz yürümenize rağmen bir türlü tünelin öbür ucunu bulamazsınız. Bununla beraber ışığın göründüğünü kabul etmelisiniz. O zaman ya; “Ne yapalım! Işık biraz erken görünmüş.” veya “Biz ışığa doğru yürürken âhesterevlik ediyoruz.” ya da; “Atâ-i ilâhî burada ayrı bir cilve ortaya koyacak.” diyeceksiniz. Bu çerçevede bir hususu tekrar hatırlatmak isterim; bazan dünyanın herhangi bir yerindeki muvaffakiyet, başka yerlerde muvaffakiyete giden yolu tıkayabilir ve sistemi felç edebilir. Cüz’î dairedeki tekevvün hepten’in önünü kesebilir. Zira o muvaffakiyet başkalarının gıpta damarlarını harekete geçirmiş, haset duygularını kabartmış, düşmanlık yapmalarına zemin hazırlamıştır. Mesele, dininizi anlatma, hakkı başkalarına duyurmadır. Dinimizi anlatma istikametindeki bir başarı başka bir yerde kendilerine rakip kabul etmeyenlerin harekete geçmesine sebebiyet verebilir. Öyleyse, bir yerde doğum yaptırtıp diğer yerlerde kısırlaşmaya, kısırlaştırmaya sebebiyet vermeyin. Unutmayın, hâmile olan bütün analar doğum yaptığı zaman başkalarının yapacağı bir şey kalmamış demektir. Yağmur Yağarken Yağmur yağıyor şu an. O yağmur -ki diğer adı rahmettir- Allah’tan, rahmet semasından yeni kopup gelen şeyin adıdır. O şimdi üzerinde öbür alemin çizgilerini taşıyor, o aleme ait turfanda televvünlere âyinedarlık yapıyor. Bu esnada eğer gönüller Allah’a teveccüh eder, diller O’nu mırıldanırsa, Allah o duaları kabul buyurur. Şimdi siz, sizin için hayatta en önemli gaye ne ise, o gayeye kalbinizi kilitleyerek Cenab-ı Hakk’a dua edin, o meramınızı isteyin. “Güzel söz O’na çıkar, iyi amel O’na yükselir.” diyor Kur’an. Dolayısıyla O’ndan gelenlerin geldiği şu anda, O’na gidecek şeylerin gitmesinde bir kolaylık söz konusudur. Yani gök kapıları açık, rahmet geliyor, yerden kelimeler de O’na yükseliyor. İsterseniz benim kelimelerime kalbinizin heyecanıyla iştirak edebilir, amin diyebilirsiniz “Allâhümme a’li kelimete’llâhi ve kelimete’l-hakki ve dîne’l-İslami fî külli enhâi’l-âlem. Veşrah sudûranâ ve sudûra ibâdike fî külli enhâi’l-âlemi ile’l-îmâni ve’l-İslâmi ve’l-ihsâni ve’l-Kur’ân vestahdimnâ fî hâzâ’ş-şe’n. Vec’alnâ min ibâdike’l muhlisîne’l muttakîne’l veriîne’z zâhidîne’l mukarrabîne’r râdîne’l merdıyyîn. Allâhümme yâ müfettiha’l ebvâb! İftah lenâ ümmete Muhammedin sallâhu aleyhi vesellem lâsiyyemâ ihvânî ve ehavâtî ve asdikâî ve sadâikî ve ahbâbî ve ehibbâî hayra’l-bâb. Rabbenec’al lenâ min emrinâ ümmete Muhammedin sallahu aleyhi vesellem lâsiyyemâ emra ihvâni ve ehavâti ve asdikâi ve sadâikî ve ahbâbî ve ehibbâî fî külli enhâi’l-âlemi ferecen ve mahrecâ, ve sallallâhu alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âlihî ve ashâbih.” Allahım! Yüce adını, hak kelamını ve din-i mübin-i İslam’ı dünyanın dört bir tarafında yücelt! Gönüllerimizi ve dünyadaki bütün kullarının kalblerini imana, İslam’a, ihsana ve Kur’an’a aç! Bizi bu yolda istihdam eyle! Bizleri ihlâslı; kılı kırk yararcasına takva hayatı yaşayan; zühdü esas edinen; kurbiyetine mazhar olup Senin yakınlığını kazanmış; Sen’den razı olmuş, Senin de kendilerinden razı olduğun kullarından eyle! Allahım, her kapıyı açan Rabbim! Biz Ümmet-i Muhammed’e sallallahu aleyhi vesellem, hususen kardeşlerimiz, dostlarımız ve sevdiklerimize hayır kapılarını aç! Ey Rabbim! Biz Ümmet-i Muhammed’e sallallahu aleyhi vesellem ve hususiyle de dünyanın dört bir tarafındaki kardeşlerimiz, dostlarımız ve sevdiklerimize bir rahatlık, sıkıntılarına bir çıkış yolu ihsan eyle! Salat u selam Efendimiz aleyhissalatu vesselam, âl ve ashabı üzerine olsun.
07-11-14, 1803 1 ERBAUN Yasaklı Üyelik tarihi 07-11-14 Mesajlar 24 Salavat-ı Beşairu'l Hayrat Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi rabbil alemine ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lil mü’minîne bimâ kâlallahul azîmu ve beşşiril mü’minîne ve ennallahe lâ yudîu ecrel mü’minîne ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lizzekirîne bimâ kalâllahul azîmu fezkurunî ezkurküm üzkürullahe zikren kesiren ve sebbihuhu bükraten ve esilen hüvellezî yusallî aleyküm ve melaiketühü liyuhriceküm minezzulumâti ilânnuri ve kâna bil mü’minîne rahîma tahiyyatühüm yevme yelkavnehü selamün ve eaddelehüm ecren kerimen ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lil amilîne bimâ kâlâllahül azîmu ennî leaüdîu amele amilin minküm min zekerin evünsâ ve men amile salihan min zekerin evünsâ ve hüve mü’minun feülâike yedhulunel cennete yurzakune fihâ bigayri hisâbin allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lil evvebîne bima kâlâllahül azîmu feinnehu kâne lil evvebîne gafuren lehüm mâyeşâune inde rabbihim zalike hazâul muhsinîne allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri littevvabîne bimâ kâlâllahül azîmu innallahe yuhibbuttevvabîne ve yuhibbul mütetahhirîne ve hüvellezî yekbeluttevbete an ibâdihi ve ya’fu anisseyyiati ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmuhlasîne bimâ kâlâllahül azîmu femen kâne yercû likâe rabbihi felya’mel amelen salihan vela yüşrik biibâdeti rabbihi ehaden muhlisîne lehüddîne ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmusallîne bimâ kâlâllahül azîmu veekimissalâte innessalâte tenha anilfehşâi velmünkeri ekimissalâte ve’mur bilma’rufi venha anil münkeri vesbir alâ meâ esabeke inne zalike min azmil umuri ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilhâşiîne bimâ kâlâllahül azîmu vestainu bissabri vessalâti ve innehâ lekebiratün illa alâl haşiîne ellezîne yezunnune ennehum mülâku rabbihim ve ennehum ileyhi raciune ellezîne yezkurunallahe kıyamen ve kuuden ve alâ cunubihim ve yetefekkerune fî halkissamâvati vel ardi rabbenâ mâ halakte haze bâtilen subhaneke fekınâ azabennâri ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lissâbirîne bimâ kâlâllahül azîmu innemâ yüveffessâbirune ecrehüm bigayri hisâbin ülâikellezîne hedahümüllahü ve ülâike hüm ulul el bâb ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilhâifîne bimâ kâlâllahül azîmu velimen hâfe Mekâme rabbihi cennetâni ve emmâ men hâfe mekâme rabbihi venehennefse anil hevâ fe innelcennete hiyel me’va ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmüttakîne bimâ kâlâllahül azîmu ve rahmeti vesiat külle şeyin fesaktubuhâ lillezîne yettakune ve yu’tunezzekâte vellezînehum biayetinâ yü’minunellezîne yettabiunerrasulennebiyyel ümmiyye lehüm cezaâüddi’fi bimâ amilu vehüm fîl ğurufâti âminune ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmühbitîne bimâ kâlâllahül azîmu ve beşşiril mühbitînellezîne iza zükirâllahü vecilet kulûbühüm vellezîne yü’tune mâ atev ve kulûbühüm veciletün ennehüm ilâ rabbihim raciune ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lissabirîne bimâ kâlâllahül azîmu ve beşşirissâbirînellezîne izâ esâbethüm müsîbetün kâlu innâ lillahi ve innâ ileyhi râciune ülâike aleyhim salavatün min rabbihim ve rahmetün ve ülâike hümül mühtedune innî cezeytühümül yevme bimâ Sabarû ennehüm hümül fâizune ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilkâzimîne bimâ kâlâllahül azîmu vel kâzimînel ğayze vel âfîne aninnâsi vallahü yühibbul muhsinîne femen afâ ve aslaha ve ecruhü alâllahi innehü la yühibbuzzalimîne ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lil muhsinîne bimâ kâlâllahül azîmu ve ehsinu innallahe yuhibbul muhsinîne men câe bil haseneti felahü aşrü emsâlihâ vemen câe bisseyyiati felâ yühzâ illâ mislehâ vehüm lâ yüzlemune ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmütesaddikîne bimâ kâlâllahül azîmu ve entesaddakû hayrün leküm inküntüm ta’lemune innallahe yeczil mütesıddıkîne ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmünfikîne bimâ kâlâllahül azîmu ve mimmâ razaknâhüm yünfikune vemâ enfaktüm min şey’in fehüve yühlifühü ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril Mübeşşiri lilşâkirîne bimâ kâlâllahül azîmu veşkürü ni’metallahi inküntüm iyyâhu ta’budune lein şekertüm laezîdeneküm velain kefertüm inne azâbî leşedidun ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lissâilîne bimâ kâlâllahül azîmu feinnî karîbun ucîbu da’veteddâi izâ daânid unî estacib leküm ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lissâlihîne ülâike hümül vârisunellezîne yerisunel firdevse hüm fîhâ hâlidûne ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmusallîne bimâ kâlâllahül azîmu innallahe ve melâiketühü yusallune alennebî yâ eyyühellezîne amenu sallü aleyhi ve sellimu teslimen yü’tikum kifleyni min rahmetihi ve yec’al leküm nûren temşune bihi ve yağfir leküm vallahü ğafürün rahîmun ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmübeşşirîne bimâ kâlâllahül azîmu ve beşşirillezîne âmenu ve amilussâlihâti lehümül büşrâ fî hayâtid dünyâ ve fil âhireti lâ tebdîla likelimâtillahi zâlike hüvel fevzul azîmu ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lil fâizîne bimâ kâlâllahül azîmu vemen yütiillahe ve rasulehu fekad fâza fevzân azîman ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lizzahidîne bimâ kâlâllahül azîmu elmâlu velbanune zînetül hayâtid dünyâ vel bâkiyâtüssâlihâtü hayrün inde rabbike sevâben ve hayrün amelen ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilümmiyyîne bimâ kâlâllahül azîmu küntüm hayra ümmetin uhricat linnâsi te’murune bilma’rufi ve tenhevne anil münkeri ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmustafîne bimâ kâlâllahül azîmu sümme evrasnâl kitâbellezînestafeynâ min ibâdînâ feminhüm zâlimun linefsihi ve minhüm Muktesiddun ve minhüm sâbikun bil hayrâti biiznillahi zâlike hüvel fadlül kebîru ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmüznibîne bimâ kâlâllahül azîmu kul yâ ibâdiyellezîne esrafü alâ enfüsihim lateknetû min rahmetillâhi innellâhe yağfiruzzunube cemiân innehü hüvel ğafururrahîm ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lil mustağfirîne bimâ kâlâllahül azîmu ve men ya’mel suvâen evyezlim nefsehu sümme yestağfirillâhe yecidillâhe ğafuren rahîmen ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmukarrebîne bimâ kâlâllahül azîmu innellezîne sebakat lehüm minnâl hüsnâ ülâike anhâ müb’adune la yes’maune hasîsehâ vehüm fî mâştehat enfüsühüm hâlidune la yahzünühümül fezaül ekberu ve tetelekkâhümül melâiketü hâzâ yevmükümüllezî küntüm tuadune ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedil beşiril mübeşşiri lilmü’minîne bimâ kâlâllahül azîmu innel müslimîne velmüslimâti velmü’minîne velmü’minâti velkânitîne velkânitâti vessâdikîne vessâdikâti vessâbirîne vessâbirâti velhâşiine velhâşiâti velmütesaddikîne velmütesaddikâti vessâimîne vessâimâti velhâfizîne furucehüm velhâfizâti vezzâkirînallâhe kesiren vezzâkirâti eaddallâhü lehüm mağfiraten ve ecran azîmen ve enleyse lilinsâni illâ mâseâ ve enne sa’yehü sevfe yürâsümme yüc’zâhül cezâel evfâ ALLAHümme salli aleyhi salaten tüşrahu bihâssuduru ve tehunu bihâl umuru ve tenkeşifu bihâşşuturu ve sellim tesliman kesîran daimân ilâ yevmiddîni da’vehüm fihâ subhânekellahümme ve tahiyyetühüm fihâ selâmün ve âhiru da’vehüm enilhamdülillâhi rabbil âlemîn. Bu salat, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem üzerine, imamların imamı şeyh Abdulkadir Geylani tarafından telif edilen Beşairu'l Hayrat - Hayırların Müjdeleri isimli salattır. Ledun ilmi yoluyla manevi alemden almıştır , abdülkadir geylani hz buyurdu ki bu salâtta sınırsız, garip üstün bir şey var. Bu salât, sahibini en yüksek derecelere yükseltir. Bir şey kastettiğinde düşündüğü şey zayi olmaz, ALLAH azze ve celle katında duası geri dönmez. Bu salâtı bir kere okuyan kişinin ve o mecliste bulunanların günahlarını ALLAH azze ve celle affeder. Eceli gelip ölüm anı geldiğinde ise, bu salâtı okuyan kişinin yanında dört melek hazır olur. Birincisi şeytanı kovalar. İkincisi kelime i şahadeti telkin eder. Üçüncüsü ona bardakla Kevser’den içirir. Dördüncüsü elinde cennet meyveleri dolu altından kapla ona cennetteki yerini müjdeler ve der ki “Müjde sana ey ALLAH'ın kulu!”. O kişi cennetteki yerine bakar, daha ruhu çıkmadan cennetteki yerini gözleriyle görür ve güven içerisinde, sevinçli ve mutlu olarak kabrine girer. Kabrinde yalnızlık ve darlık görmez, kabrinde ona kırk tane rahmet kapısı açılır. Başucuna nurdan bir kandil asılır. Kıyamet gününde o kandille diriltilir. Sağında onu müjdeleyen, solunda da ona güven veren birer melek, üzerinde de iki elbise olur. Ona üzerine bineceği seçkin bir binek verilir. Hasret ve pişmanlık çekmez. Hesabı kolay olur. Bu salâtı okuyana, sırattan geçerken cehennem şöyle seslenir "Çabuk geç ey AlLLAH azze ve celle'nin azat ettiği! Muhakkak ben sana haram kılındım." Bu salatı okuyan, önce girenlerle beraber cennete girer. Ona cennette gümüşten kırk kubbe verilir. Her kubbenin içerisinde nurdan yüz çadır, her çadırın içinde kafur ağacından yapılmış bir divan vardır. Bu salâtı okuyana gözün görmediği, kulağın işitmediği, insanın kalbine gelmeyen şeyler verir. Evliyalar Sultanı, seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri dedi ki Bu salâvat, yetmiş tane rahmet kapısının açılmasına ve hikmet yolundan harikaların zuhur etmesine sebep olur. Bu salavat bin tane erkek ve kadın köle azat etmekten, bin deve kesmekten, bin dinar sadaka vermekten, bin ay oruç tutmaktan daha hayırlıdır. Bu salâvatta gizli sır vardır. Bu salavat rızıkların kolaylaşmasına, ahlakların güzel olmasına, ihtiyaçların giderilmesine, derecelerin yükselmesine, günahların silinmesine, ayıpların örtülmesine, zelil kişinin saygın olmasına sebep olur. Evliyalar Sultanı, seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri dedi ki Bu salâvat, salih ve kâmil olan insandan başkasına verilmez herkes bu salâtı ders edinemez. Salih ve kâmil kişi olduktan sonra bu salatın ders izni ona verilir. Bu salavat özellikleri tamam olup faidelere sahiptir. Bu salâvatın sahibinin dünya ve ahiret işlerinden önemli bir işi olduğunda, bu salâvattan okuduğu bütün salâtlar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin yanında ona şefaat olur. Bu salâvat, salât edenlerin salâtı içindeki ayetler yönünden zikredenlerin Kur'an'ı, vaaz edinenlerin vaazı, vesile edinenlerin vesilesidir ve bu salât, büyük Kur'an içinde Kur'an ayetleri bulunan salattır. Ben bu salâtı,Beşâiru'l Hayrat hayırların müjdeleri diye isimlendirdım. İşte kendinden bahsedilen o salâvat. Mecmuu Evradı Kadiriye s-231-232
ve rahmeti vesiat külle şeyin