cash. ❬ Önceki Sonraki ❭ ٱللَّهُ لَطِيفٌۢ بِعِبَادِهِۦ يَرْزُقُ مَن يَشَآءُ ۖ وَهُوَ ٱلْقَوِىُّ ٱلْعَزِيزُ Allâhu latîfun bi ibâdihî yerzuku men yeşâu, ve huvel kavîyyul azîzazîzu. Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. Diyanet İşleri Başkanlığı Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. Diyanet Vakfı Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Allah kullarına çok lütufkardır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetli, çok güçlüdür. Elmalılı Hamdi Yazır Allah kullarına çok lütufkârdır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetlidir, çok güçlüdür. Ali Fikri Yavuz Allah, kullarına çok lütûf ihsan edendir. Her dilediğini bir türlü rızıklandırır. O, çok kuvvetlidir, her şeye gâlibdir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Allah kullarına lûtufkârdır, her dilediğini bir suretle merzuk kılar ve o öyle kaviy öyle azîz Fizilal-il Kuran Allah kullarına lütufkardır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, galibtir. Hasan Basri Çantay Allah, kullarına çok lûtufkârdır. Kimi dilerse onu rızıklandırır. O muradına haakim ve kavidir, yegâne gaalibdir. İbni Kesir Allah; kullarına çok lutufkardır. Dilediğini rızıklandırır. O´dur Kavi, Aziz. Ömer Nasuhi Bilmen Allah, kullarına çok lütfedicidir, dilediğini merzûk buyurur. Ve O, her şeye kâdirdir, galiptir. Tefhim-ul Kuran Allah, kullarına karşı lütuf sahibi olandır; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, azizdir. تَكَادُ السَّمٰوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنْشَقُّ الْاَرْضُ وَتَخِرُّ الْجِبَالُ هَداًّۙ Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin. 1. Hîzb, Şûrâ Sûresi Şûrâ Suresi 19. Ayeti 1 allâhu Allah 2 latîfun lâtif, lütuf sahibi 3 bi ibâdi-hi kullarına 4 yerzuku rızıklandırır 5 men kimse, kişi 6 yeşâu diler 7 ve huve ve o 8 el kavîyyu kavi, kuvvetli 9 el azîzu azîz, yüce ve şerefli Navigasyon 1/1 Sayfa Sure Cüz Hizb Şûrâ Sûresi 19. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Şûrâ Sûresi Hakkında Şûrâ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 53 âyettir. İsmini 38. ayette geçen, “müşavere etmek, danışmak” mânalarına gelen, yapılacak işlere karar vermede ve devlet yönetiminde çok önemli bir yeri olan اَلشُّورٰي şûrâ kelimesinden alır. Resmî tertibe göre 42, iniş sırasına göre 62. sûredir. Şûrâ Sûresi Konusu Vahiy, Hz. Muhammed ile başlayan bir hâdise değildir. Allah Teâlâ ilk insandan başlayarak Resûlullah kadar pek çok peygambere vayhetmiştir. Peygamberlere vahyedilen dinin temel esasları aynıdır. O da tek olan Allah’a kulluk etmek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak, âhirette yeniden dirilip hayatın hesabının verileceğini unutmamak, emrolunduğu gibi dosdoğru olup nefsânî arzulara uymamak, dinde ayrılığa düşmemektir. Aynı şekilde Kur’an’ın iniş gâyesi de başta indiği toplum olan Mekke halkını, sonra da peyderpey bütün dünyayı kuşatacak şekilde etraftaki toplumları uyarmaktır. Resûlullah yirmi üç senelik tebliğ hayatında, yakından başlayıp dalga dalga yayılan bir tebliğ siyâsetiyle, bunu gerçekleştirmiş ve âyette ifadesini bulduğu şekilde Kur’an’ın mesajının cihanşumûl olduğunu göstermiştir. Önceden olduğu gibi bugün ve yarın, dünya durdukça ilâhî vahye tâbi olanlar ebedî mükâfat yurdu olan cennete girecekleri gibi, ona yüz çevirenler, dünyada kısa bir müddet geçinip gitseler de öte dünyada kaybedenlerden olacak, cehennemi dolduracaklardır. Kâinatta sergilenen ilâhî kudret delilleri Allah Teâlâ’nın bunu yapmaya kadir olduğunu göstermektedir. Sûrede Kur’an’ın yetiştirmeği hedeflediği fert ve toplumun temel husûsiyetleri beyân edilerek, onların haramlar ve haksızlıklar karşısındaki sert ve kararlı duruşları, Allah’a kulluk noktasındaki ciddiyet ve coşku halleri, şahıslarına yapılan kusurları affetmedeki sınırsız müsamaha ve bağışlama meziyetleri ve devlet yönetiminde müşâvere esasına ağırlık vermeleri örnek birer davranış olarak sunulur. Kullar arasında maddî rızıkları ve en mühim dünya nimetlerinden olan çocuk nimetini dilediği gibi taksim eden Cenab-ı Hak, vahiy ve peygamberlik nimetini de öyle taksim etmiş, nübüvveti için seçtiği kullarla üç yolla konuşmuş ve en son Hz. Muhammed seçerek, daha önce hiç bilmediği “kitab”ın ve “iman”ın ne olduğunu ona öğretmiş ve onun vasıtasıyla da âhir zaman ümmetini irşad etmiştir. Şûrâ Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada kırk ikinci, iniş sırasına göre altmış ikinci sûredir. Mekke döneminde, Zuhruf sûresinden önce ve Fussılet sûresinden sonra nâzil olmuştur. 23-24, 23-26, 27 ve 39-41. âyetlerinin Medine’de indiğine dair rivayetler de bulunmaktadır İbn Atıyye, V, 25; İbn Âşûr, XXV, 23-24. Fakat üslûp ve içerikleri bu âyetlerin de Mekke döneminde indiği izlenimini vermektedir bu konuda ve ilgili rivayetlerin taşıdığı zaaflar hakkında bk. Derveze, V, 159, 175-178, 182-183, 187-189. اَللّٰهُ لَط۪يفٌ بِعِبَادِه۪ يَرْزُقُ مَنْ يَشَٓاءُۚ وَهُوَ الْقَوِيُّ الْعَز۪يزُ۟ ﴿١٩﴾ Karşılaştır 19 Allah kullarına karşı çok lutufkârdır. Dilediğini istediği şekilde rızıklandırır. Çünkü O çok kuvvetlidir, kudreti dâimâ üstün gelendir. TEFSİR Yüce Rabbimizin اَللَّط۪يفُ Latîf ismi şu mânalara gelir › Kullarına karşı çok şefkatli ve merhametlidir, çok lutufkârdır. › Kullarının en küçük ihtiyaçlarını bile öyle dikkat-i nazara alır ki, kendileri bile ihtiyaçlarının nasıl karşılandığının farkına varmazlar. Buradaki “kullar”dan maksat tüm insanlıktır. Allah’ın lütfu tüm dünyaya şamildir. › Kullarının güzel hallerini yayan, kötü hallerini örtendir. › Azı kabul eden, buna karşı pek çok ihsanda bulunan, kalbi kırık olanın kalbini onaran, zor şeyleri kolaylaştırandır. O, dilediğine rızık verir, dilediğini mahrum bırakır. Bunun da nice hikmetleri vardır. Bu taksimat Allah’ın karşı gelinmez kuvvet ve kudretine dayanmaktadır. Kimsenin bunu değiştirmeye gücü yetmez. O halde kullar için O’nun hâkimiyet, tasarruf ve tâlimatlarına teslimiyet göstermeleri kendi faydalarına olacaktır. Çünkü Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Allâhu latîfun bi’ibâdihi yerzuku men yeşâ/us ve huve-lkaviyyu-l’azîzuAllah, kullarına lutfeder, dilediğini rızıklandırır ve odur pek kuvvetli ve üstün. Allah, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini rızıklandırıp sevindirir ve şereflendirir. O, kuvvetlidir, Azîz’dir her zaman galip ve izzetli olandır.Allah kullarına çok şefkatli ve bol ikramlıdır, dilediğine rızkı bol bol verir, O çok kuvvetli, üstün ve kullarına çok lütufkârdır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere rızık ve servet verir. O güçlü, kudretli ve Kur’an-ı Kerim, 11/ kullarına karşı lütuf sahibidir. Dilediğine rızık verir. O kuvvetlidir, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, kullarına çok lütûf ihsan edendir. Her dilediğini bir türlü rızıklandırır. O, çok kuvvetlidir, her şeye kullarına karşı lütufkârdır. İstediğini rızıklandırır. O, çok güçlü ve izzet sahibidir. [Rızık, kudret ve gayret, ahiretin olmasını gerektiriyorlar.]Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, güçlüdür; her şeyin üstesinden kullarına karşı iyilikçidir, azık verir dilediği kimseye, O güçlüdür, O emreAllah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini dilediği tarz ve miktarda rızıklandırır. O, sonsuz kuvvet sahibidir, her işte üstün ve mutlak ’ibâdına karşu lütufkârdır istediğine rızık virir, kavî ve ’ kullarına lütufta bulunandır. Dilediğini rızıklandırır. Kuvvetli olan da güçlü olan da O'dur.*Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür. Burada Allah’ın, kullarının iyisine de kötüsüne de lütufta bulunduğu anlaşılmaktadır. O, kötüleri bile suçları sebebiyle aç bırakmamıştır.... Devamı..ALLAH kullarına lütfedendir. Dilediğini ve/veya dileyeni rızıklandırır. O Güçlüdür, kullarına çok lütufkârdır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetlidir, çok kullarına lûtufkârdır, her dilediğini bir suretle merzuk kılar ve o öyle kaviy öyle azîzAllah, kullarına karşı çok hoşnut edicidir. Dilediğini rızıklandırır. O, Mutlak Güç Sahibi'dir, Mutlak Üstün Olan' kullarına çok lûtufkârdır. Kimi dilerse onu rızıklandırır. O muradına haakim ve kavidir, yegâne kullarına çok lütufkârdır. Dilediğini dilediği şekilde rızıklandırır.1 Çünki O, Kavî pek kuvvetlidir, Azîz kudreti dâimâ üstün gelendir.1“Ey insan! Sen kendine mâlik sâhib değilsin. Sen, kudreti nihâyetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i Zât-ı zü’l-Celâl’in memlûküsün kölesi... Devamı..Allah kullarına karşı çok şefkatlidir, dilediğini rızıklandırır. O çok kuvvetli, çok yüce ve güçlü kullarını kayırıcıdır. O, kimi dilerse onu azıklandırır. Güclü olan, erkli olan yalnız kulları hakkında lûtufkârdır, dilediğine rızk verir, hem O, kavidir, yegâne kullarına çok lütufkârdır, dilediğini O, Kaviy’dir, Azîz’ Rızık, nimet anlamındadır. Allah’ın lütfettiği maddi manevi her çeşit nimettir. Sadece yediğimiz şeyler değildir. Onlar da rızıktandır ama rızık sa... Devamı..Allah, kullarına karşı lütuf sahibi olandır; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, Allah, kullarına karşı çok cömert ve çok lütufkârdır; dilediğine, dilediği kadar nîmetler bahşeder. Çünkü yalnızca O’dur, sonsuz kuvvet ve kudrete sahip kendi kullarına çok lütfedicidir. Dileyeceği kimseleri rızıklandırır. Azîz Kuvvetli de O’ kullarına karşı çok duyarlıdır. Görkemli gücün sahibi olarak istediğini nimete boğar...Allah kullarına çok lütufkârdır. Dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. Allah kullarına cömerttir; dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, kullarına karşı onları dilediği gibi rızıklandırarak, lütuf sahibi olandır. Doğrusu O, çok güçlü, pek kullarına çok lütufkardır dilediğine rızık verir, çünkü yalnız O güçlüdür, yücedir!Allah, kullarına karşı çok lütufkârdır. Zira O, hak edeni rızıklandırır. Çünkü O, çok güçlüdür ve üstün kudret sahibidir. 15/49, 39/53ALLAH kullarına karşı sonsuz lütuf sahibidir; isteyip hak edeni/istediğini rızıklandırır[⁴³²⁷] zira O mutlak güç, sınırsız yücelik sahibidir.[4327] Rızık, sadece boğazdan geçenleri kapsamaz. Hz. Âişe “Rızık deyince aklına boğazından geçenler gelenin aklına şaşarım” der. Her varlık tüm rızkı... Devamı..Allah, kullarına çok lütfedicidir, dilediğini merzûk buyurur. Ve O, her şeye kâdirdir, kullarına büyük lütuf sahibidir. Dilediği her kulunu, bir türlü rızıklandırır. O, pek kuvvetlidir, üstün kudret sahibidir. [11, 6]Allah kullarına lutufkardır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, kullarına karşı latîftir[*]. O, tercihini doğru yapanı rızıklandırır. Üstün olan O, işini başaran O’dur.[*] işlerini derinden derine yapar / en ince detayına kadar düzenlerAllah, kullarına karşı çok lütufkardır. Dilediğini rızıklandırır. Güçlü ve galip olan O' kullarına karşı lütuf sahibidir; O dilediğini rızıklandırır. O karşı konulmaz kuvvet sahibidir; O herşeyin mutlak kullarına çok lütufkârdır; dilediğini rızıklandırır. O'dur en güçlü, O'dur en yüce...Tañrı eyü işlüdür ķullarına rūzį virür aña kim diler. daħı ol güci yiterdür Taālā laṭīfdür ḳullarına, rızḳ virür kime dilese. Daḫı ol güçlü, ḳuvvetve ḳudret issi, Öz bəndələrinə çox lütfkardır; istədiyinə ruzi verər. O, yenilməz qüvvət, qüdrət sahibidir!Allah is gracious unto His slaves. He provideth for whom He will. And He is the Strong, the is Allah4552 to His servants4553 He gives Sustenance4554 to whom He pleases and He has power and can carry out His Latif. so kind, gracious, and understanding, as to bestow gifts finely suited to the needs of the recipients. For the various meaning of Latif, s... Devamı..

sura suresi 19 ayet dinle